Ana Sayfa Doğaya Saygı Doğaya Saygı

Doğaya Saygı

0
Doğaya Saygı

Kendimizi doğadan ayıralı epeyce oluyor. Şehirlerde ve metropollerde yaşamaya başladığımızdan beri doğa; içinde yaşanılan değil, gidilen bir şey.

Bu durumu sayısal bilgiye dökmek gerekirse BM araştırmasına bakıldığında, Türkiye’de nüfusun yüzde 73’ü şehirlerde yaşıyor. Bu sayının 2050 itibarıyla yüzde 84’e çıkması öngörülüyor. Oysa 1990’da şehirlerde yaşama oranı yüzde 59’muş. Sadece 30 yıl, doğadan hızla kopulan bir 30 yıl.

Aslında 1990’dan öncelere bakmak daha vahim sonuçları ortaya çıkartacak, fakat 1970 ve 1980 yıllarına gidip konuyla ilgili verileri inceleyerek moralimizi bozmaya daha fazla gerek görmüyorum. Ama şunu da belirtmeden geçmek istemem. Şehirlerde Kendi hapishanemizi yarattığımızı ve köle olarak sektöre hizmet ettiğimizi anladığımız halde çıkış yolu bulamıyor, kendimizi biraz olsun beton duvarların dışında bir hayata ikna etmekte zorlanıyoruz.

Oysa şehirde yaşamanın getirdiği sürekli tekrar ettiğimiz günlerin rutininin dışına çıkmak, sürekli maruz kaldığımız gürültünün yerini alan sessizlik, doğanın sadece kendine özgü seslerinin içinde kalmak, büyüleyici bir yeşilin içinde olmayı kim istemez ki?

Doğaya saygı Bölümümüzde

  • Sağlıklı beslenme ile ilgili tüm konuları
  • Çevre Sorunlarını
  • Gezilebilecek Doğal ve Tarihi Yerleri
  • Doğa Olaylarını
  • İklim Değişikliği ve nedenleri gibi konusunda doğa olan tüm konuları birlikte konuşacak ve paylaşacağız.

Ama öncelikle gelin doğada kısa bir gezinti yapalım. Vaktim yok ki demeden kısa bir süre için bile olsa kentin dışında, doğanın kucağına bırakıverin kendinizi..

Kış ise karların içine, sonbaharda yağmura, yazın bir ağacın gölgesine teslim edin kendinizi… Yavaşlayın, zamanı unutun, gerekirse saat takmayın. İçinde bulunduğunuz ana odaklanın.  Oturacak bir yer bulun, çimenlerin yada bir ağacın altı, bir bank, soğuktan kaçıyorsan ateşin yanı, sıcaklardan bunalırsan belkide bir deniz kıyısı… Kulaklarınızı, gözlerinizi dört açın. Hisset, Doğayla bütünleş. Alabildiğine özgürlüğünü hisset…

Yürürken bedeninizde rüzgarı, ısıyı hisset, doğadan gelen sesleri dinle, ayağınızın bastığı toprağı duyumsa, çimlerden, çiçeklerden, ağaçlardan yayılan kokuyu içine çek, başını gökyüzüne çevir, uçan bir kuşu izle, bir taşın üzeri, bir düzlük bulup nefeslen,

Sonra, bu kısır döngünün içine nasıl düştüğümüzü ve nasıl kurtulmamız gerektiğini düşün… Gerisi gelecek.

Önceki İçerik Nesnelerin İnterneti – IOT Internet of Things
Sonraki İçerik Türkiye’nin En İyi Müzeleri
30 yılı aşmış bir çalışma temposu içinde masaüstü yayıncılık, grafik tasarım, matbaa, renk ayrımı alanlarında çalışmalar yürüttüm. Bir çok matbaaya, reklam ajansına, desinatörlere, şirketlere Adobe Programları, Baskı öncesi hazırlık, yayıncılık, ve pdf konulu eğitimler verdim. Kurucusu olduğum Kırmızı Tasarım Ltd. Şirketi bünyesinde yayın hayatını iki yıl boyunca devam ettiren ve minimum 80 sayfa hazırlanarak sadece yetkin ağızlardan sağlıkla ilgili bilgilere yer veren Kırmızı Çocuk Aile Sağlığı Dergisi’nin imtiyaz sahipliğini ve sanat yönetmenliğini yaptım. Halen Masaüstü yayıncılık, dijital medya ve fotoğrafçılık alanlarında freelance çalışmalar üstlendiğim gibi fotoğraf, tekstil ve grafik mesleği ile ilgili konulara ilişkin program eğitimleri vermekteyim.